KAYNAKLAR

Sağlık Çalışanları için CRED-PRO Çocuk Hakları Müfredatı

Çocuk Haklarına dair Sözleşme, çocukları hak sahipleri olarak tanıyan benzersiz ve evrensel bir çerçeve sunmaktadır. BM Genel Kurulu tarafından 1989 yılında kabul edilişinden bu yana Sözleşme tüm dünya devletlerinin hemen hemen tamamı tarafından onaylanmıştır. Bu da tüm dünyanın çocukların ve gençlerin insan haklarını sahiplenip ileriye götürme kararlılığının bir göstergesidir1. Sözleşme, kapsamlı tek bir belgede çocukların sağlığı ve refahı için gerekli önkoşulları tanımlamakta; tanınan hakların fiilen gerçekleşmesi için gerekli önlemlerin alınmasında kişilere, ana babalara, topluluklara ve hükümetlere düşen yükümlülükleri belirlemektedir.

Bugüne dek birçok ülkede, Sözleşme’nin onaylanmasını, bu belgede yer alan hakların gerçekleşmesine yönelik politikalar, yasal düzenlemeler, hizmetler, kaynak tahsisleri ve idari reformlar izlemiştir. Ancak, ileriye doğru önemli adımlar atılmasına karşın, söz konusu hakların tam olarak karşılığını bulması henüz çok uzaklardadır. Tüm dünyada çocuklar ve gençler istismar, ihmal ve sömürü gibi olumsuzlukları yaşamaya devam etmekte; gelişimlerini olumsuz etkileyen ve aynı zamanda kendilerine tanınan haklardan yararlanmalarını engelleyen HIV/AIDS, çatışmalar, doğal felaketler ve diğer etmenlere maruz kalmaktadır.

Çocuk haklarına saygıyı öngören bir kültür yaratılmasının önemli bir boyutu, çocuklarla birlikte ve çocuklar için çalışan profesyonellere bu alanda eğitim verilmesidir. Böylece bu kesimler söz konusu hakları kendi mesleki politikalarında, kişisel uygulamalarında, sağlık hizmetlerinin düzenlenmesinde ve sunulmasında ve çocuklar için tanıtım-savunu çalışmalarının yürütülmesinde dikkate alıp gözeteceklerdir. Örneğin sağlık çalışanları,

kendi meslekleri gereği, çocukluk dönemi hastalıklarına ve ölümlerine, bunların yol açtığı sonuçlara ilişkin analizlerinde çocuk hakları boyutunu da dikkate alacaklardır. Herhangi bir ülkede, profesyonellere yönelik sistematik bir çocuk hakları eğitimi nadiren görülmektedir ve bunu sağlamak için ayrılan kaynaklar ve materyaller de çok sınırlıdır. Internatıonal Institute for Child Rights and Development (IICRD)’nin Profesyonellere

Yönelik Çocuk Hakları Eğitimi programı (CRED-PRO) işte bu boşluğu doldurmak amacıyla hazırlanmıştır. Program, tüm çocukların haklarının fiilen yaşama geçmesine yardımcı olma amacıyla, profesyonellere yönelik eğitim programlarının sürekli biçimde uygulanmasında bu süreci özendirici ve kolaylaştırıcı bir katalizör olarak işlev görmektedir.

Çocuk haklarının çocukların ve ailelerin sağlığı ve refahı açısından taşıdığı önem ve anlam ne kadar vurgulansa yeridir. Çocukların ve çocukluğun demografisi hızla değişmektedir. Yoksulluğun toplumsal epidemiyolojisi, çevresel kirlenme ve çocukların marjinalleşmesi, geleneksel çocuk ölüm ve hastalık nedenlerine yenilerini eklemiştir.

Küreselleşme, güç dengelerini ve insani ve toplumsal kalkınma ile ilgili kamusal politikalarda karar süreçlerinin odağını geri gelmemecesine değiştirmiştir. Gerek bunlar gerekse diğer toplumsal geçiş süreçleri, çocukların ve çocukluk döneminin sağlık ve refah bağlamında kavramsallaştırılmasında yeni bir çerçeve gerektirmektedir. Çocuk sağlığı çalışanları ve disiplinin kendisi, çocukların, ailelerinin ve toplumların sağlığı ve refahı açısından işlevli olacaksa bunun için rol ve işlev açısından köklü bir dönüşüm zorunludur. Sağlığa hakları temel alan bir yaklaşım işte böyle bir kavramsal çerçeve sunmakta, ayrıca çocuk sağlığı profesyonellerinin sağlık hizmetlerinin sunumunda olsun, çocukların savunulmasında olsun başvurabilecekleri somut stratejiler ve becerileri de içermektedir.

Çeşitli alanlardaki çocuk sağlığı çalışanlarına eğitim ve uygulama bakımından yönelik olan bu kurs, ihtiyaçlarla haklar arasındaki ilişkiyi incelemekte, çocuk haklarına ilişkin bilginin çocuk haklarına ve gelişimine nasıl yardımcı olabileceğini ortaya koymaktadır. Kurs bu bağlamda katılanlara BM Çocuk Haklarına dair Sözleşme’yi, statüsünü, kapsamını ve sonuçlarını tanıtmaktadır. Ayrıca, böyle bir eğitimi çocukların, ailelerin ve topluluklarının gerçekliklerine oturtmanın; çocukların ve ailelerin yaşamlarını ve kapasitelerini etkileyen sosyal, ekonomik, psikolojik, kültürel ve manevi etmenleri dikkate almanın önemini vurgulamaktadır.